23 Kasım 2009 Pazartesi

Alışmadık g.tte, don durmaz!


Ben genelde hasta olmam. Hayatımda iki üç diş apsesi vakası dışında, çocukluğum dahil antibiyotik kullanmışlığım yoktur. Çocukken tüm okul arkadaşlarım sürekli hasta olur ve antibiyotikle yaşarlardı. Hayatımda bebekken olanlar hariç hiç aşı olmadım. Her aşı günü tabana kuvvet okuldan kaçmışımdır. Doktor, ilaç, aşı falan sevmem yani ben. Biraz ihmali de severim doğrusu. Büyüdüm ama herşey aynı. Başım ağrıdığında bile düşünmemeye çalışır, çok tuttuysa gider yatarım. Kalktığımda hiçbirşey kalmamıştır. Sadece acıktığımda yemek yerim, düzenim saatim yoktur. ( ayıptır söylemesi vücudum da, tanıyanlar bilir taş gibidirJ) . Uyku saatim yoktur genelde gececi baykuşlardanımdır, uykum gelmeden yatağa gitmem. Günde 1.5 paket sigara içer, alkol severim...Hiçbir şekilde çok gerekmedikçe ne ilaç, ne de vitamin kullanmam. Doktor kontrolüne gitmem... check-up yaptırmam... Ben biraz allaha emanet yaşarım....

Yaklaşık on beş gündür hastayım. Yıllardır böyle hasta ve böyle yorgun olmamışımdır desem yeridir. Ufak bir boğaz kaşıntısı, hafif öksürük derken, bir anda kendimi uzmanların çökmüş bağışıklık sistemiyle yataklarda buldum. Hafif tırsmadım desem yalan olur. Malum ortalık kuştu, domuzdu, h1 di, a tipydi tuhaf tuhaf virüslerle kaynıyor. Önce kendimi doktorda, ardından güvenemeyip hastane acilinde burnumda o saçma maske ile buldum. Bir kaç departman gezmesinden sonra yaşadığım ağır durum ve semptomlar doktorlara yetmemiş olacak ki, elime tutturulmuş bol parasetomollü reçete ile eve geri gönderildim. Yatağa bir yattım, yatış o yatış. Ateş yok ama üzerimde dövüşüyorlar sanki.

Tüm hayatımı bir anda stand-by konumuna alıp yatakta günlerimi geçirmeye başladım. Ypacak bişey yok, zaten kalkmaya derman yok. Notebook’u kucağa alacak hal bile yok. Bol bol tv haliyle elinde kumanda, en zahmetsiz meşgale. Ana haberde Uğur Dündar’ın yüzündeki dehşet ifadesini gördükçe, ölü sayısını duydukça daha da büzüşüveriyorum yatağa. Her kanal bir başka belirtiden bahsediyor...mide bulantısı mı dedi... akabinde 20 sn içinde midem bulanmaya başlıyor... kas eklem ağrısı mı dediler, saniyede kollarım dirsekten kopup önümde sallanıyor.Şu yemyeşil evlere şenlik satsuma halim gitti, döndü sapsarıya, soldu. Bir de hastalığın üzerine paranoya..yusuf yusufum yahu ...

Hemen şu duymaktan artık içime ikrah gelen bağışıklık sistemini güçlendirmek için motorize birlikleri devreye soktum. Alkol zaten kesilecek prstml. şokuna girmemek için şart. Sigara en aza indirilecek.( Bu saatten sonra azaltsam kaç yazar 15 yaşımdan beri non-stop içiyorum..bir çeşit bacayım ben artık) Meyve suyu içilecek. Mandalina portakal derken nar suyunu keşfettim. Şuymuş, buymuş pek bir övüyorlar bu ara deneyelim dedik. Çiğ çiğ sarımsak ve soğan yemekten mide midelikten çıktı artık işkembeye döndü. Az haşlanmış brokoli, karnıbahar, yok balık yağı, c vitamini, ceviz, öte yandan ağzıma koymadığım ve saçmalığın daniskası bulduğum bitki çayları özellikle ekinezya bazen gingseng...vs. Bir öksürük var ki içeriden duydu mu sesini salonda Erol Taş oturuyor zannedersiniz. Saatlerce ayağımla yeri teperek dövünüp duruyorum. Şurubun yanına hemen şlak ballı zencefilli süt...Kışın pek te meyve ağzına koymayan ben, yanında kallavi bir meyve tepsisi akşamlarını portakal ağacı mutasyonuna uğramış bir şekilde erkenden yatağa yollanıyor. Malum düzen uyku falan önemli. Sürekli sağlıklı olduğu söylenen şeyleri yiyip içip, eşimle birbirimizin omzunu sıvazlayıp, mütemadiyen birbirimizi takdir ediyoruz. Vaaay bugün ne sağlıklı yaşadık, süper bir gündü diye diye günler geçiyor...gel gör ki ben yine hastayım....Herşeyi yapıyorum ama ayağa kalkamıyorum.

Ne yapsam ne yesem olmuyor. Daha iki gündür hafiften dolanmaya başladım, ne zamanki ilacı kesip ufak çapta balık-rakı olayına girmeye başladım, işte o zaman gözümün feri geldi. Espriler havalarda uçuşuyor, kendime geldim be, oh ya. Dedim içimden “ulan ssatsuma, sağlıklı yaşam senin neyine..” olmuyor işte...

Hala ilk boğazım battığında, eski usül, dostlarımla Ankara da yaptığımız gibi( bu bir ankara usülüdür de zaten) boğazımı sıkıca bir atkı ile sarıp, olabildiğince kalın giyinip, kanyak( “tabii” olursa daha etkili) ve yanında mandalina yiyip,terleyip, ertesi güne çakı gibi iyileşmek dururken; ben neden kendimi hastane yollarında buldum bilmiyorum ve çok kızıyorum. Galiba yaşlanıyorum. Ama ne demiş bazı büyüklerimiz: Alışmadık g.tte, don durmaz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder