9 Eylül 2009 Çarşamba

Hadeee.... bir iki....bir iki...2010 Kültür Başkentine geeel !!!


Bugün gözlerimi , üstadın deyimiyle yalnız ve güzel ülkemde sel felaketiyle açtım. Doğal afet deyip geçecek kadar yedirmeyeceğim bu mevzuyu...Sabahın erken saatlerinden beri izlediğim bu milli felaket tablosunda gördüklerimiz, yaşananların sadece yüzde biri...

“Derenin intikamı ağır olur” buyurmuş sayın başbakanımız...Canım benim, zaten “toplasam o öğütleri buradan köye yol olur”... Bu ne ya...Yok artık...Gayriciddiliğe bak...Canım devletim bana atasözüyle öğüt veriyor. Şimdi ben desem ki tabi zatalinizin Çankaya’ nın tepesindeki köşkünde altı kuru keyfi yerinde, sizin oralara su yağsa , yokuşundan birlik mahallesini basıyor desem "nazar etme ne olur, çalış senin de olur “diyiverecek? Pes doğrusu..

Öbür karaktere dönüyor kameralar..Bizim meşhur muhallebici... daha da yıkıyor ortalığı...”Suç insanlığın” diyerek çıkıveriyor işin içinden. Sen yıllarca “AYAMAMA” deresini islah etme konusunda bir türlü “AYAMAMA”; çarpık yapılanma ve rant için yeşilliği yok et, sonra küresel ısınmadan konuyu başlat, tüm suçu dere kıyısına belediyelerin verdiği imar izniyle ev yapan üç beş garibana, fabrikasına gitmek için servise binen birkaç emekçi kadını ya da bodrum katındaki evinden felçli olduğu için çıkamayan yaşlıyı suçlu ilan et...Bravo yani...

Yüzsüzler...ölmeleri bile yetmiyor değil mi...yine suçlular, hep suçlular...
Bu mudur sizin belediyeciliğiniz...Hadi belediyeciliği de geçtim bu mudur sizin insanlığınız.?Zamanında 3 trilyon verip lalelerden oralara da dikseydiniz bari, biraz keserdi suyu...amaaaan onlara biraz kömür biraz da pirinç yeter de artar bile, öyle değil mi sayın başkan?

Gelelim üçlünün Peter Sellers versiyonu valimize...Sizi işçi bayramında hastaneye su sıktığınız panzerlerle hatırlıyorum...Çıkıyor ekrana “kurtarılacak kimse kalmadı, son kişiyi de kurtardık”..Allah allah..Bak sen..Sabah altıda sel basmış...Adamlar zaten çatıya çıkıp kendi kendilerini kurtarmışlar, sen saat dörtte gelip onları helikopterle almışsın...büyük hizmet vallaha tebrik ederim şahsen..Yerin dibine girmek için size sel falan da nafile!

"Allahın yağmurundan da mı biz sorumluyuz" diğen bir diğer partili arkadaşa, 1994’ te yağan yağmura “bu tayyip bereketi” diye selamlayanlara, bir selam da benden olsun.

Acılar üzerinden siyasi rant elde edilmeye çalışılıyormuş...Yok yaa..!!!
Ben artık ölenlere başsağlığı, kalanlara allahtan sabır dileyen bir anlayışı izlemek istemiyorum. “Dünyanın hiçbir yerinde “ diye başlayan vizyonu Edirne’ den öteye gitmemiş bir sürü zatın açıklamalarını dinlemek istemiyorum. YEMİYORUM...gerçekten YEMİYORUM...

Doğal afetler ve felaketler, herşeyde olduğu gibi yoksulu vuruyor..
Ve insanoğlu aslında bir gün kimin oralarda olacağını da bilemiyor. Hayat bu...Belli mi?
Onlar cumhurbaşkanı resepsiyonuna katılamıyorlar, başbakanın yemeğinde de yoklar. Bellerine ceket bağlayıp ilk afette yıkılacak evleri için göbek te atamıyorlar, osiyad, busiyad ve şusiyad masalarında kendi firmaları için kdv indirimleri ya da birtakım imtiyazlar isteyemiyorlar.
Yapabildikleri tek şey yerel belediye başkanlıklarının bekleme salonlarındaki soluk tekdüze kahverengi koltuklarında akşama kadar dertlerini anlatabilmek için beklemek, ve akşama derdini anlatamadan geri dönmek.

Ama enteresan bir anektod! Basından pek çok arkadaşım, her gün geçtikleri yoldan bu sabah bir saat daha erken geçselerdi, bugün daha da farklı bir tablo çıkıyordu ortaya...
Daha mı önemli olacaktı o zaman bu mevzu sizin için Ey Aymazoğlu! ( insanoğlu yerine bulduğum yeni tabirimdir kendileri)
Yukarıdaki resmin sizi gerçekten etkilemesi için ailenizden biri ya da akraba veya tanıdık mı olması gerekiyor?
Offf. Bu akşam, sel mel pek keyifsiz ortam. Hadi biraz kafa dağıtalım değil mi..
Devam edin eller havaya; Hayaaaaatt, beni neden yorruyosssuuunn?
Not: Selden sonra mal toplamaya çalışan "yağmacılar"! Bu ayıp sizin değil...gerçekten değil...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder