6 Ekim 2009 Salı

Oynakbaşı olmadan, Oymakbaşı olmak!!!



Malum, yerel seçimlerden önce birçok grup beni de kendi bünyelerine çekebilmek için çok uğraştı. Bir oyun bile ne kadar önemli olduğu düşünülünce haklı bir durumdu bu. Ancak defalarca, oyumu burada vermediğimi tek tek, herkese izah ettim. Yıllarca Nişantaşı’nda yaşadığımdan dolayı oyumu şişli bölgesinde, elbette Sarıgül’e verdim.


Yerel seçim öncesi, Bodrum’da tanınan ve çok sevilen iyi bir gazeteci arkadaşım “Kim kazanırsa kazansın, Bodrum bir beş yıl daha kaybetti” demişti. Bodrum gibi aslında dünyanın St.Tropez’i olabilecek güzelliğe ve lokasyona sahip bir kent için; en az üç - dört dil bilen, uluslararası ilişkileri kuvvetli, vizyon sahibi, Ankara ile ilişkileri güçlü ve oturmuş, çalışkan, dinamik, ...vs..vs bir kişi hayal ediyorduk biz..


Kocadon; içinde benim de tanıdığım ve çok sevdiğim, kaliteli, kıymetli insanların da olduğu iyi bir ekip kurdu. Bu ekipten birçok kişi, hiçbir karşılık beklemeden gece gündüz çalıştılar ve seçimden önce bizzat bana kendi ağzıyla söylediği “Benim zaten soyadıma oy verecekler, özel bir kampanya yapmama gerek yok!” diyen Kocadon’u çok az bir farkla başkanlık koltuğuna oturttular. Yine bana seçimden önce “Biz bu günlere kimselere danışmadan geldik!” diyen diğer aday, kimselere danışamadan patladı gitti! Artık esamesi okunmuyor.


Gelen gideni aratacak mı? Bunu zaman gösterecek. Ama şimdi iyi niyetli olduğunu düşündüğüm taze belediye başkanından bir vatandaş olarak, diskoya gitmek dışında bir takım hizmetler bekliyorum.


Bunları paylaşmak istedim:


Gürültü kirliliği sorunu nasıl çözülecek? Artık çarşaf çarşaf tüm gazetelere manşet olmuş sabıkalı Catamaran ve Mandarin Hotel’in alt mekanı olan TIKKY‘ye neden dokunulmuyor? Sabaha karşı beşte elektrik almış gibi yataktan fırlayıp karı koca kolbastı yapmaktan helak olduk vallaha...


Çok hafif bir eylül yağmurunda barlar sokağını kesen tüm ara sokaklardaki mazgallar ve logarlar taştı. Onlar dolunca evimin avlusunda, paçaları sıvayıp elimizde kovalarla sabaha kadar su boşalttık. Evimizi su basacak diye on dakikada bir aradığımız ve Bodrum’da tek olduğunu öğrendiğimiz açma ekibi 3.5 saat sonra teşrif etti. “Her yer taşıyor yetişemiyoruz” diyen belediye görevlisinin “izin verselerdi de yazın yağmur yağmadan tüm logarları açsaydık kışın hiç sorun yaşamazdık” serzenişlerini belediye büyüklerine iletmeyi borç bilirim. Hayır iki damla yağmurda yaşadıklarım ortada, kışı düşünemiyorum. Altyapı ve ekip arttırımı konusunda neler yapmayı düşünüyorsunuz? (Sürekli logar basan ev ve otelleri hiç konuşmuyorum bile...Allah kötü kader yazmasın.... )


Açıldığı günden bu yana bizi heyecan fırtınasına sürükleyen gemi yanaşma iskelesi ne zaman çakma turistli çakma gemilerden kurtarılıp, gerçek kaliteli profilli cruise’lara geçecek? Sürekli Fransız şapkalı amcalar, İspanyolca konuşan teyzeler yanımdan geçip duruyor, daha bir adaçayı almış olanını görmüş değilim. Kendileri bol bol grip virüsü getirip dönüyor. Şaka bir yana Bodrum’un turist profili gün geçtikçe düşüyor. Madem ki böyle bir iskele yapıldı, bunun yurtdışıyla ciddi bağlantılarını sürdürecek, önümüzdeki beş yılın her gününü doldurabilecek ciddi bir ekip kuruldu mu, gerçek Bodrum esnafının yüzü önümüzdeki yıllarda bir nebze gülecek mi diye merak ediyorum? (32 TL’ye meatball satan kumbahçe yaratıkları hariç.)


Her sene çıkan orman yangınlarında hektarlarca yeşil alan yok oluyor. Bunların yerine yeşillendirme projeleri yapılıyor mu? Tema Vakfı ile ortak çalışmalara girildi mi? Tekneyle her çıkışımda, denizden karaya şöyle bir baktığım her seferinde; Bodrum gözüme daha kelek gözüküyor. Aman diyeyim...


Yaz bitti. “Bodrum’a yazın kapasitenin üzerinde tatilci ve turist geliyor, su yetmiyor” geyiğini duymaktan içime ikrah geldi artık. Kardeşim yaz bitti, okullar açıldı, lig başladı, yaprak dökümü başladı, herkes gitti. Daha neyin susuzluğu bu anlamak mümkün değil. Yine makinaları çalıştırmak ve banyo yapmak için akşam dokuzu beklemek zorundayım. Buraya kışın ve baharda yağan yağmur, hiçbir büyükşehre yağmıyor. Bu sular nereye gidiyor yahu?! Yıl 2009, çamaşır yıkamak için de akşam saati mi beklenir canım, çüş artık!


Homeless' ların çadırlarını tekme tokat kaldıran acımasız zabıtaya da buradan bir çift sözüm var. Siz güçsüzlerle uğraşacağınıza sokağımın başında eski başkanın yakını olduğu söylenen boncukçu ailesi (nam-ı diğer Addams Family) kabus gibi sokağın başına sandalyelerle barikat kurmuş, sokağa ne girmek ne çıkmak mümkün. Onları kaldırsanıza! Resmen sokağı işgal ediyorlar arkalarında da leş gibi sokağa kokusu yayılan umumi tuvalet! Buraya kadar geiyor, onu görmüyorsunuz pes doğrusu. Belediye kendilerine bir yer gösterdi de evsizler mı gitmedi? Koca Bodrum’da sokakta yatanlara sığınabilecekleri bir yer bulmak zor olmasa gerek diye düşünüyorum. Ne demişler az laf çok iş!


Türkiye’nin büyük gururu, kendi işinde duayen; ancak ne var ki Bodrum’a pek de fazla bir katkıda bulunmamış rahmetli Ahmet Ertegün’ün eşi Mika Ertegün ile işbiriği yapmak güzel bir girişim. Zamanında A. E Bodrum Caz Festivali projesi için kendisi ile görüşüldüğünde “Sizin paranız benim ismime yetmez” cevabının alındığı Ertegün ailesinde, fikirlerin değişmiş olduğunu görmek pek güzel. Şimdi aynı işbirliği; okul ve okul aile birlikleri, sivil toplum örgütleri, özel örgütlenmeler, meslek temsilcileri, öğretim üyeleri ve gazeteciler ile biraya gelinen organizasyonlar ve fikir alışverişleri Bodrum için yararlı olurdu diye düşünüyorum.


İki yıl içinde tüm turizm bölgelerindeki palmiyeleri bitireceği söylenen(!) kırmızı palmiye böcüklerine dikkat..


Bodrum’a yeni bir tanıtım filminin çekilmesi, yurt dışında ve içinde yıllar boyunca bozulan imajın tekrar düzeltilmesi, eski yeldeğirmenlerinin restore edilmesi, kültür sanat ve spor etkinlikleri, Kale’ deki İngiliz Kulesi’nde eski günlerdeki gibi şarap içilebilmesi, altyapı, üstyapı ...............o hoooo...... öyle çok iş var ki Bodrum’da çay içecek, squash oynayacak vakit yok!!


Seçimden sonra taze başkanı etrafta görmek bana hiç kısmet olmadı. Oy toplamak için seçim öncesi dolaştığı gibi biraz daha sokaklara inerse, benim burada naçizane köşemin yetmediği pek çok eksiği gediği kendi görüp el atmak isteyecek zaten.


Sokak; belediye odalarından, koltuklardan daha keyiflidir , nabız tutmaksa bu işlerde çok önemlidir. Benden söylemesi..


Haydin kolay gelsin!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder